Sanat | Konular | Kitaplar

Fazilet Takvimi

HATTAT MEHMED ESAD YESÂRİ

İstanbul'da, sağ tarafı inmeli olarak dünyaya geldi. Sağ eli, hiç tutmaz haldeydi. Bu yüzden yazıyı sol eliyle yazmaya çalışırdı. «Solak» mânâsına gelen «Yesâri» lakabını bu sebeple aldı.

Babası, Şeyhülislâmlık danışmanlarındandı. Oğlunu, meşhur hat ustası Şeyhülislâm Veliyüddin Efendiye götürdü. O ise, çocuğun felçli haline bakarak «bu işi yapamaz» diye reddetti.

HÜSN-İ HAT NEDİR?

Hüsn-i hat, İslâm yazıları için kullanılan bir tâbirdir. İslâm yazı çeşitlerinin estetik ölçü ve endişeler içerisinde yazılmasına denilir. İslâm yazılarını, estetik ölçüler ve endişeler içerisinde yazana da "hattat" ünvanı verilmektedir. Zaten hüsn-i hattın kelime mânası, ölçüleri içerisinde yazılmış güzel yazı demektir. Estetik ölçü ve endişe içerisinde yazılmamış yazılara hüsn-i hat demediğimiz gibi, bunları yazanlara da hattat değil, kâtip diyoruz.

HAT SANATININ BÜYÜK ÜSTÂDI AHMED KARAHİSÂRÎ

Ahmed Karahisârî, Türk hat tarihinde üstadlar arasında sayılan meşhur hattattır. Osmanlı Devleti'nin en parlak devrinde (Sultan İkinci Bâyezid, Yavuz Sultan Selim ve Kânûnî Sultan Süleyman devri) yaşamış ve doksan yaşında 1555 târihinde vefât etmiştir.

Bu devir Türklerin İslâm harflerini kendi üslûp ve karakterlerine göre yazmaya çalıştıkları devirdir. Bir tarafta Sultan Bâyezid'in şehzâdeliği devrinde Amasya'da tanıdığı ve pâdişâh olduğu zaman bütün âilesiyle İstanbul'a getirttiği Şeyh Hamdullah, diğer tarafta Karahisârî Ahmed.